Günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sanayileşmesi ve kentleşmesi sonucu karşı karşıya kaldıkları çevre sorunları ve hava kirlenmesi insan sağlını bozan işgücü verimini azaltan bir yaşam ortamı oluşturmaktadır.Sinirsel yorgunluk, beslenme bozukluğu, romatizmal hastalıklar gibi pek çok sorunları ve hastalıkları gidermek amacıyla dünya ülkelerinin hemen tamamında kaplıca, deniz, dağ gibi tabii kaynaklardan yararlanma yolları aranmaktadır.Bilindiği üzere değişik kür uygulamalarına elverişli bu doğal kaynaklardan yararlanma isteği, belirli bir zaman ayırmayı ve yer değiştirme olayını zorunlu kılar. Kür amacı ile bir zaman için yer değiştiren insanlar, gittikleri yerlerde konaklama, dinlenme, kür uygulaması, dinlenme ve eğlenme ihtiyaçlarını karşılayacak alt-üst yapı tesislerine ihtiyaç duyarlar. Ekonominin arz ve talep kuralı içinde işlerlik kazanan bu olay günümüzde sağlık turizmi diye adlandırılır.Türk halkı yüzyıllardan beri sürdürdüğü kaplıca, yaylacılık geleneğine sahip bulunmaktadır. Kaplıcaya gitme, yaylaya çıkma ve deniz kıyısında oba kurma şeklinde sürdürülen bu gelenek ülke düzeyinde yaygın toplumsal bir olay niteliği kazanmıştır.Kızılcahamam kaplıcalarının geçmişi Roma İmparatorluğunun parlak devirlerine kadar uzandığı sanılıyor. Büyük kaplıca yanında bulunan ve Romalılara ait olduğu bilinen eski hamam kalıntılarından dolayı böyle bir fikre varılmıştır. Halk arasında da Roma Hamamı olarak bilinen bu eski hamamda iki büyük havuz ve yeraltından çıkan termal suyun dinlendirildiği büyük bir depo mevcuttur. Bu depo ve havuzlar, yumurta akı ile karıştırılan toprak ve kilden müteşekkil bir karışım ile sıvanmıştır. Tarihi kaynaklar, 1402 Ankara Savaşı sırasında (belki de savaşdan hemen sonra Ankara'da kaldığı bilinen sekiz günlük süre içinde) Timur'un, aksayan bacağına şifa olsun diye bölgedeki kaplıcadan faydalandığını, sık sık banyo aldığını, hatta sıcaklığı 80º C olan kaplıca suyunda yıkanırken, bacağını birden suya soktuğunda yanma hissedip: 'Aman bre Kızılcahamam!' diye bağırdığını ve ilçenin isminin de buradan geldiğini belirtiyorlar. Ali Cevad Efendi'nin, 'Memalik-i Osmaniyye'nin Tarih ve Coğrafya Lügatı' nda, ilçemizde 'biri Sek Hamamı'nda, ikisi de Kızılca'da bulunan kaplıcalardan bahsederek, terkibinde şap, kükürt ve çelik olan kaplıcaların iç ve dış hastalıklara olağanüstü yarar sağladığı, Ankara ve civar illerden pek çok ahalinin tedavi için buraya gelip 60 odalı hanlarda kaldığını' anlatılıyor. ATATÜRK ilçemizi ziyaret ettiği 16-17 Temmuz 1934 de büyük ve küçük kaplıcayı da gezmiş ve buraların geliştirilmesi yönünde direktifler vermiştir. Bu tarihlerde kaplıcalarımızın havuzları sıcak suların yerden kaynadığı yerde idi. Yani sıcak su yeryüzüne çıktığı yerdeki havuza toplanır ve burada banyo alınırdı. Havuza da bir taş merdiven ile inilirdi. Kaplıcalarımız, böyle ilkel bir yapı ve kullanımda iken 1943 de zamanın Ankara valisi Nevzat Tandoğan'ın yardımları ve bizzat katıldığı temel atma töreni ile yenilenmeye başlanıp bu günkü yerine yeniden inşa edilir. İnşaat devam ederken sıcak suyun kaybolduğu görüldü. 1945 yılında inşaatı bitirilen tesiste, erkek-kadın bölümleri, bu bölümlerde büyük mermer havuzlar, soyunma ve dinlenme yerleri yeniden düzenlenmiştir. Tedavi için gelenlerin genelde Romatizma, Siyatik, cilt, kadın hastalıkları, bel ağrıları ve Egzema gibi hastalıklardan şikayetçi oldukları ve düzenli bir kaplıca tedavisinden sonra hemen hepsinin memnun olarak ayrıldıkları gözlenmektedir. TARİHİ ROMA HAMAMI İlçemiz Kızılcahamam Kuzey Anadolu fay hattına yakınlığı ve geçmişindeki aktif volkanlar dolayısıyla kaplıca yönünden de oldukça zengin bir bölge. Anadolu' da Frigler ve Romalılar döneminde aktif olarak bulunduğu kayıtlardan anlaşılan 1000 civarındaki termal arasında ilçemiz kaplıcalarının da var olması kuvvetle muhtemel. Özellikle Seyhamamı kaplıcalarının Haçlı seferleri sırasında çalıştığı biliniyor. Bu gün Büyük Kaplıca arkasında, belediyemiz Termal pansiyonlarının bahçesinde bulunan ve halk arasında Roma Hamamı olarak bilinen tesis de bunlar arasında. Uzun asırlar boyunca geçirdiği tadilatlarla 1941 yılına kadar aktif olarak kullanılan tesis, aynı yıl Büyük Kaplıca'nın hizmete girmesi ile bu günlere kadar kaderine terk edilmiş bir halde idi. Gövdesi yatık silindir şeklinde iken, Cumhuriyet sonrası ortadaki girişe geniş bir duvar örülmüş. Önceleri birbirine bağlı yedi bölümden meydana gelirken, bu gün ancak üç bölümü ayakta, diğer bölümler yeni kaplıca binasının inşası sırasında yıkılmış. Alçak kemerli kapı ile girilen ilk bölüm diğerlerine göre daha yukarı bir seviyede ve soyunma yeri olarak kullanılmış. Buradan sağ tarafa doğru küçük bir kapı ile banyo yerlerine giriliyor. Buradaki birbirine bağlı iki küçük bölmeden birinin havuz, diğerinin yıkanma yeri olarak kullanılmış olması muhtemeldir. Kızılcahamam Belediyesinin aldığı bir karar ile hizmete açmayı planladığı Roma Hamamı'nın restore çalışmaları artık bitti ve 06.09.2011 Salı günü hizmete açıldı. 2011 yılı içinde başlanılan çalışmalar ile tesisin dış kısmı tamamen kayrak taşı ile kaplanarak doğal bir görünüm kazandırıldı. Kemerli ve özgün işlenmiş ahşap kapı ile girilen tesisin iç bölümleri mermer kaplı. Girişte sol bölümde; duş, WC ve 4 kurnalı yıkanma yeri, sağ kısımda ise dinlenme yeri ve minik ama konforlu bir havuz bulunuyor. Endirekt aydınlanma ile rahat bir ortam sunulan tesisin, kaybolmaya yüz tutan geleneklerimizden 'Damat ve Gelin Hamamı' için ideal bir yer olarak da sosyal hayatımızda bir fonksiyon icra etmesi bekleniyor.
Kızılcahamam Belediyesi termal suyu sodyum - bikarbonatlı, klorürlü ve florürlü, termal ve mineralli sudur. KIZILCAHAMAM BELEDİYE KAPLICA SUYU HANGİ HASTALIKLARDA KULLANILIR ? 1- Kireçlenmelere bağlı eklem hastalıkları ( Osteoartroz ) 2- Yumuşak doku romatizmaları ( Fibromiyalji sendromu, diğerkas ağrıları ) 3- Boyun, sırt, bel ağrıları 4- Boyun ve bel fıtığı ağrıları 5- Siyatalji 6- Spor yaralanmalarından 3 - 4 hafta sonra kullanılır 7- Stres bozukluğu 8- Nörovegetatif Distoni (Stres bozukluğuna bağlı kaslarda ağrıve kasılma durumu ) 9- Vücuttaki sinir sıkışmalarına bağlı uyuşmalar
1- Hastalıkların akut ( alevlenme ) dönemleri 2- Ateşli ve bulaşıcı hastalıklar 3- Kalp, böbrek, karaciğer gibi organ yetersizlikleri 4- Kanserler 5- Sarılık, akciğer enfeksiyonu, böbrek iltihabı gibi iç organların bulaşıcı hastalıkları 6- Aktif ülser 7- Kanama ile seyreden hastalıklar 8- Aşırı yüksek veya düşük tansiyonu olanlar 9- Derin anemi ( kansızlık ) ve genel durum bozukluğu 10- Kalp krizi geçirenler veya kalp - damar ameliyatı olanlar 11- Vaskülit ( damar iltihabları ) 12- Akut tromboflebit 13- Epilepsi ( Sara hastalığı ) 14- Akut yada kronik idrar yolları, safra yolları ve barsak tıkanıklıkları 15- Kontrol altına alınamayan şeker hastaları veya insüline bağımlı şeker hastaları 16- Beyin damarlarında tıkanmaya bağlı felçler 17- Siroz hastalığı 18- Astım Bronşit 19- Hipertiroidi 20- Lösemi 21- Hemofili 22- Endometriozis 23- Açık yaralar
• Kaplıca suyunun tıbbi kullanım sıcaklığı 36 - 41 ºC'ler arasında olmalıdır. • Kaplıca suyu içinde kalma süresi ortalama 15-20 dakikadır. • Günde bir veya iki kere kaplıca suyuna girilebilir. Aynı zamanda arka arkaya kaplıca suyuna girilmez • Kaplıca suyuna girerken aç veya tok olunmamalıdır, hafif bir yemekten 1-1,5 saat sonra girilmelidir. • Termal havuz içinde hareket edilmemeli, dik veya oturur pozisyonda durulmalıdır. • Kişi kaplıca kullanımından sonra mutlaka iyice kurulanmalı ve 20 dakika dinlenmelidir. • Dinlenmeden sonra kişi masaja alınabilir. • 70 Yaş üstü kişiler doktor kontrolü olmadan kaplıcayı kullanmamalıdır. • Kadınlarda menstrüasyon (adet) dönemleri, gebelik ve doğum sonrası dönemlerde kaplıca kullanılmaz. http://www.kizilcahamam.gov.tr/kaplica-turizmi |